Şarkıların İdeolojisi (6) - Serdar Türkmen
yazıçeviri 16:02
Şöyle bir itiraz geldi: “Ben hoşuma giden şarkıları dinlerim. Sanatçının ideolojisine bakmam/bakılmamalı, önemli olan sanat ürünüdür ve benim ondan haz almamdır.”
“Neden eleştirel dinleme yapmalıyız?” tartışmasına biraz daha temas etmem için bir ‘muz orta’ yapılmış oldu.
Kültür Üretme
Maddi üretimi çevreleyen, insanın/insanlığın ürettiği her şeye kültür diyebiliriz. Toplumsal alanla sıkı-fıkılığı açıkça görünüyor. Toplumsal alana üretilen her şey, bir kültürel durumu beraberinde taşır. Dolayısıyla her toplumsal davranış, aynı zamanda bir kültür üretme etkinliğidir. Bunun gücünü, hele de sanat aracılığıyla yapıldığındaki gücünü, gündelik hayatın içinde an be an görüyoruz. Dizi kahramanları insanların gerçekliği oluyor ve artık ‘sevme’ filmlerden öğreniliyor. Yani toplumsal alana sunulmak üzere sanat yapan kişi büyük bir sorumluluk almış oluyor üzerine. Farkında olsun ya da olmasın. Kabul etsin ya da imtina etsin.
Müzik yalnızca bir haz aracı değildir
Müzik, haz yaratır elbette ama sonuçlarından biri de -ve bana göre en önemlisi- zorunlu olarak toplumsaldır. Müziği yalnızca haz aldığımız bir etkinliğe dönüştürmek pek doğru değil. Aksi takdirde örneğin girdili-çıktılı küfürler etmekten de çok keyif alabiliriz belki ama toplumsal bağlamı dolayısıyla bunu yapmamaya çalışırız. Aklımızla müdahale ederiz hazza, kendi çelişkimize.
Sanatın propagandaya çok yakın bir şey olduğunu söylemeliyim.
Hele de şarkı, söz barındırması, kulağa hemencecik hoş gelebilmesi, birden dile pelesenk olması dolayısıyla çok daha tehlikeli.
‘Eleştirel Dinleme’
Müzik piyasasını elinde bulunduranlar müzikteki sözlerden, şarkıcının pazarlanmasına, müziğin kalbin ritmine benzetilmesinden, müziğin içerisine 'sub-liminal' mesajlar koymaya kadar birçok şeyi ustaca yapıyorlar. Hollywood dediğimiz sektör, kapitalizmin kültürünü yayıyor dünyanın dört bir yanına. Böylelikle hem ekonomik, hem de yaydıkları ideoloji sayesinde mevcut sistemle sorunu olmayan kitleler yaratarak da politik çıkarlar sağlıyorlar.
Bu açıkça bir baskıdır, tecavüzdür. Bu planlı saldırıya karşı, modern köleler olarak yaşamak istemeyen bizlere düşen kişisel-asgari görev de ‘eleştirel dinleme’dir.
2 şarkı daha vardı inceleyeceğim ama diziyi daha fazla uzatmak istemiyorum. Şarkılarını ve müzikle kurdukları samimi ilişkiyi beğendiğim kişilerin şarkıları olması dolayısıyla sona bırakmıştım. İlgilenenler antrenman yapabilir:
Serdar Keskin – Bir Kasaba Akşamı
Bülent Ortaçgil – İntegral
Böylelikle ‘Şarkıların İdeolojisi’ tefrikalarının sonuna gelmiş oluyoruz. Eleştiri ve katkılarıyla tefrikalara yön veren dostlarıma teşekkür ediyorum.
serdaryturkmen@gmail.com
